"Bir bedende kaç kişi yaşıyoruz?" sorusuyla okurlarını karşılıyor. Yaşama, varoluşumuza, günlük hayata, aşka cesur yaklaşımlar getiren "Bin Yüz Bir İnsan", her gün büründüğümüz onlarca rolün zihnimizde, ruhumuzda ve bedenimizdeki yansımalarını bir hikaye kurgusunda anlatırken, dünyayı algılama şeklimizi ve kendimizi keşfederek, değiştirerek neler yapabileceğimizi gözler önüne seriyor.
Roman sıkıcı iş hayatı, sevgi ve son olarak depresif sosyal hayatla ilgili iç monologlar ve sorgulamalar yapan bir konuya sahiptir.
Kendimize biçmiş olduğumuz kılıkların aslında üzerimizde durmayan bir kıyafet edasıyla taşıyamıyacağımızı bile bile yapmış olduğumuz seçimlerin sonuçlarını, neden sonuç ilişkisi içinde diğer silüetlerimizle sonu olmayan bir kavgaya tutuşmanın acısını fark etmiş olmamızı konu edinmektedir. Aynalarda yüzlerce biz ve yüzlerce bizin hayatla olduğu gibi kavgaları ve artık kilitleri kırıp yeniden bir doğuşu anlatmaktadır. Her insanın okuması gerektiğini düşündüğüm ve yaşantılarımız da bir şeylerin değiştireceği sihirli bir etkiye sahip olduğunu düşündüğüm bir kitaptır. Tek solukta bitirebileceğiniz, sıkmayan ve etkili olan "Bin Bir Yüz İnsan" Aret Vartanyan tarafından kaleme alınmış.
İyi okumalar....
ÖZET
Bir adam mutsuz, yalnız bir yaşam sürmektedir. Dışarıdan bakan herkes onun muhteşem bir hayatı var sanıyor. Yoğun bir iş hayatı var ve hafta sonları sayısız kadınlarla beraber oluyor. Kendini dengelemek için yogalara, seminerlere, kişisel gelişim kitaplarına, psikoterapilere sürüklüyordu. Tek derdi arayışına bir neden, bir ortak bulmaktı. Kim olduğuna, nereye gittiğine dair sorularına yanıt bulamıyordu.
Bir gün uzun süren bir toplantının arasında tuvalette yüzünü yıkarken ilk kez aynada kendi gözleriyle göz göze geldi. Gözlerinde kendini gördü ve hemen geçiştirdi. O akşamki bir davette lobideki aynada yine gözleriyle karşı karşıya geldi ve bu kez aynada bir başka kendisi vardı. Her aynada başka kendini görüyordu. Yansıması karşılaştığı her aynada farklıydı. Her ayna bir başka kendisini, bir başka rolünü yansıtıyordu.
Bir gece bütün rollerini, maskelerini kapının dışında bırakıp emin olmak için kapıyı iki kez kilitledi. Işığı söndürdü ve bir mum yaktı. Bir aynanın karşısına geçti ve tüm rollerinin arkasındaki kendisini gördü. Masanın üzerindeki aynanın yanına kağıt ve kalem bıraktı. Sonra ki gecelerde ki yansımasını hiç düşünmeden kağıda yazıyordu.
Eve girdiğinde kendi dünyasına merhaba diyor ve her şey dışarıda kalıyor. Her evine geldiğinde aynı şeyleri yapıyor. Cebindeki ıvır zıvırları boşaltıyor ve her sabah birazını alıyor. Bir süre sonra masanın üzerinde bir sürü ıvır zıvır oluyor. Labrador cinsi köpeği Zeus ile ilgileniyor bazen onu bile zorsunuyordu.
Mesleği reklamcılık, haftada birkaç gün spora gidiyor. Ailesin ona çizdiği planı birkaç eksikle tamamlıyor. Sadece tek eksik evlenmemiş olması. Mutlu değil hayatını bile yazamadığını düşünüyor. 35 yaşında ve çok ama çok yorgun. Korkak bir adam olduğunu düşünüyor.
Zaman geçtikçe iki ayrı insanı yaşamaya başladı. Hayatından çok sıkılmaya, çok saçma bulmaya başlamıştı. Artık bir şeyden emindi. İki ayrı insan yaşamaya, iki ayrı insanı tek bedende yaşatıyordu ve kendisine hakim olanı sevmiyordu.
Toplantıları anlamsızlaşıyor ve bir kadına tutulmaktan korkuyordu. Sadece aynadaki yansıması cesurdu, sadece aynadaki yansıması kendine dik dik bakıyordu. Aynada ki yansıması kendine değildi ama olmak istediği kişiydi. Artık sürekli aynada gördüğü kendisinin söylediği her şeyi yapıyor ve düşünüyordu.
Kendisini bir ipin üzerinde yürümeye çalışıyor gibi hissediyor. İp nereden nereye uzanıyor bilmiyor. Hayatı her zaman ki gibi devam ediyordu. Sadece aynada farklı kendisi ile karşılaşıyordu.
İş yerinde yeni çalışmaya başlayan Serpil dikkatini ve ilgisini çekmeye başlamıştı. Serpil ile konuşmaya çalışıyor ve bunu başarmıştı. Gece MSN ’den mesajlaşıyorlardı. Sonra aynadaki kendisi ile karşılaştı ve o gece Serpil ile bir daha mesajlaşmadı. Serpil ile konuşuyor ama aklında bir yerde Nalan var. Nalan ile birlikte olmak istiyor.
O gece Nalan’a gidiyor. Ama Nalan ’ı hayal kırıklığına uğratıyor ve pişman oluyor. Sürekli aklına Nalan’ın gözlerindeki hayal kırıklığı geliyor.
Evine girince arkasından kapıyı kilitliyor ve aynadaki kendisi ile kalıyor.
Bu defa artık bin bir silüetiyle bir kavgaya tutuşuyor. Artık herşey eskisinden daha farklı olmaya başlıyor. İkinci bir hayata merhaba demenin heyecanıyla artık bambaşka bir insan...
Keyifli okumalar
Coşkun :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder